Vampir Yayıncılığın Anatomisi



Vampir Yayıncılığın Anatomisi

Şiir kitabı, okunmayan ve ticari açıdan da satmayan bir yazınsal tür olduğu için, ısrarla matbu şiir kitabı bastırmak isteyenlerin talepleri yeni bir yayıncılık anlayışını türetmiştir son yıllarda: Vampir Yayıncılık.

En fabrikasyon çalışan Gündüz Yayınevi’nden, en seçkinci gibi gözüken Komşu Yayınları’na kadar geniş bir yelpazede, solcu geçinen dergilerin yayınevlerini de içerecek şekilde çok sayıda vampir yayınevi türemiştir. Temel paradigma, yayınevinin şairin sırtından para kazanması üzerinedir. Kitabın basım maliyetinin üstüne yüzde yüz kâr eklenmesiyle şiir kitapları basılır ve çoğu da dağıtılmaz ya da dağıtılamaz. Ne var ki mesele daha da girift bir yozluklar silsilesini barındırmaktadır.

“Yayın Kolektifi” adlı oluşumdaki kimi itirazlarıma yanıt olarak Sina Akyol, yakın dostu olduğunu söylediği Enver Ercan’a ait Komşu Yayınları’na para ödemeden şiir kitabını bastırdığını söylemiştir. Peki şiir okuru sayısının kitabın maliyetini bile karşılamayacak kadar az olduğu göz önüne alındığında, bu şiir kitabının maliyetini Enver Ercan cebinden karşılıyor olabilir mi? Elbette ki hayır. Enver Ercan’ın özellikle genç şairlerden para alarak şiir kitaplarını bastığı sağır sultanın bile duymaktan bıktığı bir rezilliktir. Haydar Ergülen, Sina Akyol ve olası birkaç dostu dışındaki şairlerin, özellikle de genç şairlerin şiir kitaplarını kendilerinden maliyet artı yüzde yüze kâr alarak basmaktadır. Yani Sina Akyol’un, Haydar Ergülen ve Enver Ercan’ın diğer dostlarının satmayan kitaplarının maliyeti, genç şairlerin sırtından çıkartılmaktadır. Bizzat bu genç şairler, Enver Ercan’a kazandırdığı para ile Sina, Haydar ve benzerlerinin kitaplarını finanse etmektedirler. Enver, genç şairlerin kitaplarından elde ettiği kârın bir kısmını afiyetle yerken, bir kısmıyla da dostlarına ulufe dağıtıp şiir kitaplarını bedavadan basmaktadır. Bu durumun farkında olamayacak kadar zekâ özürlü olduklarını ummadığımız Sina, Haydar ve benzerleri ise hiç utanıp sıkılmadan şiir kitaplarının maliyetinin genç şairlerin sırtından çıkartılmasına göz yummaktadırlar. Enver gibi “sanatı okkayla satan” birinin dostundan da farklı bir tavır zaten beklenemez.

Enver, 80 sonrası, 24 Ocak Kararları ile startı verilen “köşe dönücülüğün” yayın ve şiir dünyasındaki en tipik örneğidir. Vasat şiirler yazan bir şairden öte şiir düzleminde bir niteliği yokken, Varlık Dergisi’nin iktidarını ele geçirmesiyle başlayan, kendi dergisi Yasak Meyve ve ilgili yayınevi Komşu Yayınları’nı kurmasıyla zirveye çıkan, pek çok şiir yarışması jürisinde yer almasıyla pekişen “majör iktidarı” ile köşe dönücüğü yayıncı/şair tipolojisinin en çarpıcı örneğidir. Varlık, Yasak Meyve dergileri, Komşu Yayınları ve sayısız yarışma jürisinde yer almasıyla, edebiyat baronlarının en önde gideni haline gelen Enver, elbette bunu egosal ve parasal ranta çevirmektedir. Öncelikle en ağır sıklet erk odağıdır, kapıkulluğu ile palazlanmaya razı genç şairler için. Şiir kitaplarını, koşar adım, maliyet artı yüzde yüze kâr ile Enver’e bastıran genç şairler, aslında ezilen, sömürülen kişiler değil, bizzat çıkar uğruna kendilerini satan zavallılardır. Enver, paralarını alıp kitaplarını basar, karşılığında da elinde bulundurduğu dergiler ve yarışmalar aracılığıyla bu kapıkullu şairlerini palazlandırır. Parasal rantın dışında, erk odağı olmanın egosal rantını da yer, istediği gibi bu sefil şaircikleri yönlendirir, parmağında oynatır. Onlar da kolay yoldan şiir camiasında palazlanmak adına, emre amade sustalı maymunluk etmekten hiç çekinmezler. Çünkü onlar da Enver’i türeten köşe dönücü zihniyetin ürünleridir, çıkar için her şeyi yapmaya hazırdırlar, hiçbiri için politik-poetik etik, ilke vs. gibi kavramların önemi yoktur. Yeter ki onaylansınlar edebiyat baronlarınca, reklamları yapılsın, dergilerde/yıllıklarda/ antolojilerde kendilerine övgüler düzülsün, şiir ödülleri lütfedilsin, şiir kongresi/paneli/konferansı/festivali adı altında, asıl maksatın “bedavadan gezelim, görelim, rakı-balıktan istifade edelim” şeklinde olduğu etkinliklere davet edilsinler.

Sadece Enver mi peki günah keçisi? Ya eski devrimci Alaattin Topçu’nun yoldan geçeni şair/yazar yaptığı, yazarından para alarak kitap basan bir diğer vampir yayınevi? Ya solcu geçinip gene şairinden yüzde yüz kâr alarak kitap basmakta beis görmeyen İsmet Arslan’ın Berfin Yayınları? Ya Veysel Çolak’ın da kitaplarını bastırdığı, aynı şekilde yüzde yüz kâr ile yazarından para kazanan Etki Yayınları….

Bu örnekler çoğaltılabilir, ama bu vampir yayıncıların sayılarının azaltılması, öncelikle tüm yazar ve şairlerin para vererek kitap bastırmayı reddetmesiyle başlar. Şiir satmayan bir tür olduğu için yayınevine kitabınızın maliyetini ödemeniz anlaşılabilir, kabul edilebilir bir durumdur, ama aslında size telif ödemeleri gerekirken bir de üste sizin sırtınızdan para kazanmalarına göz yumarsanız, sonuç olarak sizin sırtınızdan Veysel Çolak’ın kitabı çıkar, Sina Akyol’un kitabı çıkar ve kârın diğer kısmı da vampir yayıncının kör kursağına gider.

Yazarından para talep etmeyen ve aslında olması gerektiği gibi telifini de ödeyen yayınevleri, eserleriniz çok nitelikli de olsa kitaplarınızı basmayabilir ki o alanda ne çok ahbap-çavuş ilişkisinin döndüğü, bu yayınevlerinin çoğunun eserin niteliğinden çok satılabilme olasılığını önceleyerek kitap bastıkları da çok bilinen bir gerçektir.

Yakın gelecekte, en çok yirmi sene içinde, matbu dergi/gazete/kitap kalmayacağı öngörüldüğünde, internetin geniş olanaklarının yayın tekellerinin erkini yıkma olanağı sağladığı göz önüne alındığında, en ideal yol, e-yayınevleri örgütlemek olarak gözüküyor. Kendi yayın çizgisini ve ilkelerini belirleyerek örgütlenen yazar ve şairler çok ucuz bir maliyetle eserlerinin e-kitap olarak okunup indirilebildiği siteler düzleminde e-yayınevleri kurabilirler. Ya da bireysel olarak, e- kitaplarınızı, www.scribd.com , www.issuu.com gibi e-kitap yayımlayan sitelerde okurlarına ulaştırabilirsiniz.

Onurunuza sahip çıkın, kendinizi inek gibi sağdırmayın, paranızı bu vampir yayıncılara kaptırmayın. Hiçbir edebiyat erkine mihnet etmenize gerek yok zaten. Eğer eserleriniz nitelikliyse, tarih sizi er geç hakettiğiniz yere koyar ve yayın tekellerini yıkma olanağı sağlayan internet sayesinde bugünden yarına sayıları artarak okurlarınıza ulaşabilirsiniz de.

SERKAN ENGİN
Ocak 2011

Yorumlar