Attila József’e Cinnetli Taahhütlü Mektup
Bizi önce işsizlikten, açlıktan, umutsuzluktan, bizi umursamazlık, kayıtsızlık, adam yerine koymamazlıktan, bizi aşktan gebertirler de, sonra ulusal kahraman yaparlar Attila Abi...
Ben henüz atamadım kendimi sencileyin trenlerin altına, kafama sıkamadım henüz, kaç kez iştahla istemiş olsam da. Beş yıl fazla yaşamışım an itibariyle senden, beş sene geç kalmışım bu vandal gezegenden kurtulmakta, biteviye acılarımı dindirmekte, bu ömrü pranga gibi peşim sıra sürüklemekten azad olmakta.
Bizim de Marto’muz oldu Attila Abi, biz de bindik cinnet tramvayına çırılçıplak. Kan revan sustuk çöl kelimelerde, aşk revan yıkıldı içimizdeki granit kuleler. Düşlerimizin derisini yüzdüler bodoslamadan.
Biz de birkaç kez psikiyatri koğuşunda, parasız yatılı okuduk cinnet alfabesini. Fare deliği gibi bir koridorda volta atıp, aynı yatakta iki kişi yatma çilesi çektik hatta.
Ben anne bilmedim, annem yakamda bir kangren çiçeği Attila Abi. O fazladan beş senemi gözüm kapalı seninle değişirdim, seninki gibi bir anam olsun için. Bizim anamız, vara yoğa kızar da, karda kışta sokaklara atardı beni babamın eliyle. Tren garlarında, parklarda, cami avlularında, merdiven aralarında, beton zemin üstünde yatırırdı beni. Çok aç-açıkta kodular beni Attila Abi, sencileyin “üç gün ağzıma lokma koymamış” değilsem de. Abi ne çok dövdüler beni...
Hasretle bekliyorum, seninle kadeh tokuşturacağımız günleri...
Serkan Engin
Kasım 2011
Yorumlar