Non
Serviam!
Bana "Tek kişilik
şiir manifestosu mu olur" diyorlar. Ulan akranım sosyalist şair mi
var, hem de sekter olmayan. Akranlarım,
80 sonrası Özal kuşağı çocukları hep, 24 Ocak kararlarının ürünü, neo-liberal
ekonominin izdüşümleri. Birkaç sosyalist şair arkadaş var, Cansu Fırıncı, Efe
Duyan, Ahmet Antmen gibi. Onlar da sekter ne yazık ki; Şiir’in tarihsel süreçte
geçirdiği aşamalar sonucu, diyalektik gereği bugün bulunduğu noktada,
imge-yoğun olmayan bir metnin şiir değil de manzume olduğu gerçeğini
ıskalıyorlar. Ortodoks, güdük bir algıyla 35’teki Sosyalist Gerçekçilik tezlerine
sık sıkıya bağlı olmayı, Marksist tavır sanacak kadar Marksizme aykırı, diyalektiğe
aykırı hareket ediyorlar, Şiir’e ve Marksizm’e ihanet ediyorlar. Daha kötüsü ve
acınası olan, bu Ortodoks arkadaşlar, popülarite edinmek adına, gecenin saat
dördünde, kimsenin geyik muhabbetinden başka şeye tahammülü olmadığı bir
saatte, bir “show” programına, mankenlerle, popçularla birlikte çıkıp şiiri
eğlence sektörüne meze yapabiliyorlar (Ahmet
Antmen hariç sanırım, diğer ikisi dahil).
Evet, tek kişi tarafından yazılmış ve imzalanmıştır İmgeci Toplumcu (Sosyalist) Şiir
Manifestosu, çünkü birlikte örgütleneceğim başka şair yok benimle aynı poetik
kavgayı verecek, akranım olan. Ben, bugün belki tek kişiyim, belki birden
fazla, ama tarihin önünde, bugün şiir coğrafyasını istila eden puşt-modernist
şairleri silip süpürecek sellerce adam içinde bir damlayım. Çünkü yaşayan,
“sahici” insanı merkez almayan, şiirden anlam’ı ve anlak’ı dışlayan, alımlama
sürecinde okurun empati veya özdeşlik kurmasını önemsemeyen, şair öznenin
bilinç altını şımarıkça kusmasından öteye geçmeyen, şiiri sözcük ve harf
oyunları sığlığına indirgeyen puşt-modernist şiir, bu geçici modanın ardından,
sanat tarihi çöplüğünü boylamaya mahkumdur.
Non
Serviam!
Serkan
Engin
Kasım
2011
Yorumlar
Merhaba Serkan,
Umarım senin için her şey yolundadır.
Yukarıda belirtilen adreste hakkımda yazdıklarını okudum.
Şiir ve estetik görüşlerime dair yargılar senin tasarrufundur ve pek tabii ki seni bağlar.
Ancak imgeci-toplumcu şiir gibi bir tanımlamayı kendi tasarrufumdaki bir takım gerekçelerle kabul etmemekle birlikte 12 yıldır Ankara’da sürdürdüğüm atölye çalışmalarında toplumcu şiir ve imgenin bugün uzlaşı ve kaynaşım içerisinde olması gerektiğini vurguluyorum. Şiirde anlam ve imge kullanımı açısından pek tabii ki çeşitli önermelerim, desteklediğim ve karşı çıktığım yönler var. Sovyet Edebiyatı’nı bire bir benimsememekle birlikte, tarihsel olarak sahipleniyorum. Aslını inkar eden haramzadedir derler ya bir taraftan öyle, öte yandan ise burjuvazinin asla sahip olamayacağı bir mirasa sahip olduğumuz için. Ama dikkat ediyorsan miras olarak niteliyor, bugüne uygulanabilirliğini savunmuyorum.
Her neyse bunlar çok uzun tartışma başlıkları ve herkesin kendine ait görüşleri olması doğaldır.
Ancak Okan Bayülgen programına katılımla ilgili, sanırım Ahmet Antmen hariç demişsin. Beni asıl üzen bu. Böyle bir programa katılmadım.
Senden ricam “sanırım” ifadesini kaldırıp oradaki bilgiyi kesinlemen. Çünkü dediğim gibi bahsi geçen programa katılmadım.
Şimdiden teşekkürler.
Sağlıcakla kal,
Ahmet ANTMEN