Fanatizmin
Psikodinamiği
Birisi
bana fanatizmin psikodinamiğini açıklayabilir mi? Dinlere,
ideolojilere, futbol taraftarlığına, vs dair fanatizm...Kendisinin
inandığı dine inanmayan, kendisinin savunduğu ideolojiyi
savunmayan, kendisinin tuttuğu takımı tutmayanları
ötekileştirmenin, düşman saymanın, hatta onu öldürmeyi hak
saymanın daha ötesi görev saymanın altında yatan psikodinamik
paradigma nedir? Empati yetisinin güdük kalmasıyla açıklanabilir
mi mesela fanatizm?
Fanatizmin
her türünün marjinalleştiği ülkelere bakıyoruz, örneğin
İsveç'e, halkın eğitim seviyesi çok yüksekken, fanatizmin çok
yüksek olduğu Afganistan'da eğitim seviyesi çok düşük. Peki,
sadece "eğitim şart" klişesine sığınmak fanatizmin
türeyiş, işleyiş ve gelişme mekanizmalarını anlamamıza,
böylece bu süreci kesintiye uğratacak ve sönümlenmesini
sağlayacak önlemleri almamıza yetiyor mu? Peki o zaman, çağdaşı
ülkeler arasında bilimsel ve teknolojik açıdan en üst seviyede
bulunan, köklü bir felsefi ve yazınsal geleneğe sahip olan Nazi
Almanyası'nda insanların toplu halde öldürülmesi için duş
odalarına zehirli gaz salan sistemleri tasarlayan yüksek
eğitim-öğretim görmüş mühendislerin, çocukları acımasızca
ırkçı deneylerinde kullanan doktorların varlığını nasıl
açıklayabiliriz? Peki Stalin'in, Pol Pot'un, rejim muhalifi
oldukları gerekçesiyle milyonlarca insanı katlettirmelerini sadece
kişisel psikopatilerine veya iktidar hırslarına bağlamak olası
mıdır?
Nedir
fanatizmin kaynağı? Örneğin Freud'un savladığı gibi iki temel
içgüdümüzden biri şiddet olduğu için midir? İnsanın evrim
sürecinde bir anomali midir fanatizm?Tarih öncesi dönemde doğaya
karşı verilen mücadelede hayatta kalmak için yegane silah olan
şiddetin artık günümüzde bu işlevinin yersiz olmasına rağmen
arketip olarak silinmemesi midir insanlardaki fanatizmin varoluş
nedeni? İnsanlığın sırtında arkaik bir yük haline gelmiş olan
şiddetin sönümlenmesinin yöntemi ve araçları neler olmalıdır
peki? Nedir fanatizme uzanan yolun kökenindeki şiddeti var eden ve
besleyen kaynak? Mesela beslenme alışkanlığının etkisi olabilir
mi? Primat ailesinde şiddete en çok eğilimi olan türler,
ağırlıklı olarak etobur beslenme alışkanlıkları olan insan ve
babun türleridir. Memeliler sınıfı içinde şiddete yatkın olan
“yırtıcı” kategorisindeki hayvanlar da etobur ağırlıklı
beslenenler değil midir zaten. Uygurları ele alalım örneğin,
Mani dinini benimseyip kültürel açıdan da Çinlilere yakınlaşarak
self-asimilasyon sürecine girmişler, Hunlar ve diğer
göçebe-yağmacı Türki klanlarda sürmeye devam eden etobur
beslenme alışkanlığından otobur beslenmeye geçmişler ve
akabinde savaşçılık vasfından, daha ötesi diğerleri gibi
yağmacılıktan, barbarlıktan uzaklamışlar. Keza Doğu ve Güney
Asya halklarının hemen hepsinde otobur ağırlıklı beslenme
olduğu gibi, bu halkların içinden türeyen dinler şiddet önermez,
hatta Budizm, Hinduizm gibi dini inançlar kesinlikle şiddete
karşıdır da. Peki, bu durumda 3 milyondan fazla insanı kendileri
gibi düşünmedikleri için öldüren Kızıl Kmerlerin varlığını
nasıl açıklarız? Peki Çin, evrim sürecinde komşuları olan
Türki kabilelerden çok daha önce yerleşik hayata, tarıma, el
işçiliğine, maddi üretimle birlikte sanatsal, felsefi, bilimsel
üretime geçmişken, nedir Türki klanların aynı çağda
yağmacı-göçebe kalmalarının, üretmek yerine şiddet kullanıp
üretilmişleri gasp etmek yoluyla yaşamlarını sürdürmeye devam
etmelerinin nedeni?..
Hiç
şüphesiz fanatizmin kökenlerinin ve günümüzdeki işleyişinin
altındaki psikodinamik faktörlerin çözümlenmesi, uzmanlık
alanına giren, hatta özellikle antropoloji, psikiyatri, nöroloji,
sosyoloji, tarih gibi birden çok bilimsel disiplinin komorbit
çalışmasıyla çözümlenebilecek kadar girift bir konu, ama
sadece topu bilim adamlarına atıp sorumluluktan kaçamayacağımız
kadar da önemli ve etkileri şiddetli olan bir konu. Bu yüzden
sorularıma soru eklemeye davet ediyorum sizi, düşündükçe
sormaya, sordukça araştırmaya, araştırdıkça kendimizi bir adım
daha aşmaya. Zaten, fanatizmin en temel kuralı da “sorgusuz”
körü körüne kabul ve kendini adama değil midir?..
Serkan
Engin
BirGün Gazetesi 25 Nisan 2013
Yorumlar