AYDIN ETİĞİNİN ANATOMİSİ



AYDIN ETİĞİNİN ANATOMİSİ

Aydın etiği, şiir namusu, “yiğidi öldür ama hakkını ver” düsturunu içerir, hatta söz konusu kişi “yiğit” olmasa bile. Örnek vermek gerekirse, daha önceki bir yazımda da belirttiğim gibi, şair İhsan Topçu’nun, hazırladığı şiir antolojisine kişisel husumet yaşadığı şairi dâhil etmiş olması buna örnektir. Bir başka örnek olarak daha vereyim: Metin Cengiz ile kişisel husumet yaşamışlığım, hatta karşılıklı küfürleşmişliğimiz vardır, ama bugün de geçmişte olduğu gibi kendisi için “Metin Cengiz, bu ülkede Özdemir İnce ile birlikte en iyi poetik yazıları yazan kişidir” derim. Kişisel husumetimiz ayrıdır, poetik yazılarına dair değerlendirme yaparken aydın etiğini/şiir namusunu gözetiyor olmam ayrıdır. Bu keyfi bir seçimden öte, etik bir zorunluluktur.

Bu ülkede, benden başka, Koray Feyiz, Müesser Yeniay gibi uluslararası dergilerde şiirleri yayımlanan şairler var. Bu şairlerin şiirlerini bu dergilerde gördüğüm zaman, değil kıskanmak-çekememek, bilakis kıvanç duydum, aynı ülkenin şairleri olarak dünya dergilerinde yer aldığımız için. Daha ötesi, Türkiye şiirinin dünya edebiyat arenasında yer alması bağlamında ayrıca sevindirici buldum ki uzun yıllardır takip ettiğim uluslararası edebiyat dergilerden edindiğim izlenime göre, Türkiye’de yazılan şiirin niteliği, -en mütevazı tabirle- dünya genelinde yazılmakta olan en iyi şiir damarlarından biri düzeyindedir. Bu bağlamda, Türkiye şiirinin çevirilerle dünya edebiyatına daha çok tanıtılması, hem ülkemiz hem de dünya edebiyatı adına elzem bir görevi de içermektedir.

Bu girizgâhtan sonra, başka şairlerin başarılarını çekememenin acıklı bir örneğini göstermek istiyorum. Şiir sanatının hem kıskançlığa hem de geçmişe dayalı kişisel husumetlere alet edilmesinin, aydın etiği/şiir namusu yoksunluğunun ibretlik bir örneği. Sözde şiir sanatının savunusunu yapar gibi görünürken kifayetsiz muhterisliğini acıklı bir şekilde sergilemenin örneği.

Bayan Karataş, yazı demeye dilimin varmadığı şu ucube metinde (http://yaziatolyesi.com/siirin-kulleteyni-yelda-karatas/), şiirlerimin ve poetik yazılarımın uluslararası edebiyat dergilerinde yayımlanıyor olmasından ötürü benim için “yurtiçi ödül piyasasına gerdeğini İngilizce üzerinden kurabileceğine inanan sert pazulu eril dilli bozuntu" ifadesini kullanıyor. Gene başarısını kıskandığı ve geçmişe dair aralarında kişisel husumet olan Ayten Mutlu’nun yurt dışında şiir kitaplarının yayımlanıyor olması için de "Şair görünümlü hanım örgücüler yurtdışı transferleri ile kıymet artırıyorlar." ifadesini kullanıyor…

Ola ki Bayan Karataş’ın şiirleri bir gün Kapıkule’yi aşarsa, kendisini değil kıskanmak, aynı ülkenin şairleri olmamız nedeniyle takdir ederim, o her ne kadar benim için “şair” demekten bile imtina etmiş, beni “bozuntu (şair bozuntusu)” olarak nitelemiş olsa da. Ola ki Bayan Karataş, uluslararası edebiyat alanında herhangi bir başarı elde ederse, benim ve Ayten Hanım’ın hakkında sarf ettiği bu mide bulandırıcı ithamlarına rağmen, aydın etiğim/şiir namusum gereği, yeri geldiğinde başarısından bahsetmeyi etik bir görev, sessizlik suikastı silahını kullanmayı ise etik yoksunluğu sayarım.

Bayan Karataş’a başarılar dilerim. Dilerim şiirleri bizimkilerden çok daha fazla yer alır Kapıkule’nin ötesinde.

SERKAN ENGİN

Yorumlar